Posts

Showing posts with the label annelik

İkiz bebek arabası ve ikizsel hazırlıklar

Tekrar merhabalar.. En son yazımı okuyup, facebooktan yorum yapan bi arkadaşımın yorumunu okuduktan sonra dedim ki; iç sesim benden daha kabaymış.. Bana sorulan sorular inanın gerçek ve fazlası da var. Ama elbette yüzünüzde bi tebessüm oluşturmak için yazılmış yorumlarımdı altındakiler. Hülasa, siz soruların en az 3 katı olduğunu bilin bu yeter. Bu yazımda ikiz gebelikte yaşadıklarımı yazmak istiyorum. Birçok gebe biliyordur ki, progesteron hormonu bizim en yakın kankeytamızdır. Çünkü tekil gebelerde 1 olan oran, ikiz ve çoğul gebelerde tabi ki en az iki kat fazla. Peki ne oluyor iki kat fazla olunca. Tabi ki, bünyesel değişiklikler gösterebilmekle beraber; ilk haftalarda hatta ilk trimestirde görülen bulantılar bu durumda bi kaç kat fazla olabiliyor. Bak okur! olur oldu demiyorum olabiliyor diyorum. Benden pesimistik açıklamalar duymayacaksın. Sakın ha içindeki pesimizmi benden bilme.. Benim ilk 4 ayım mortingen zortingendi. Bu şu demek.. Anlatmiyyciiiimm....

Down Sendromu

Image
Tek fark, tek kromozom. Bu anne karnında yapılan, önce ikili test; ardından eğer bulgu varsa üçlü test ve sonra karından su almayla neticelenen bir testler zinciri ile tespit edilen bir durum. Evet tespit ediliyor edilmesine de; ya sonrası... İlkin "down sendromunun diğer özür grupları içinde en kolayıdır." demekle başlayacağım. Biliyorum çünkü daha öncelerde de belirttiğim gibi, Rehabilitasyon merkezimiz vesilesi ile çok özürlü tanımış oldum. En kolayı down sendromu diyorum. Çünkü çok farklı derecelerde özürlüler var. En zoru ne derseniz, ekseriyetle sonradan olanlar en zoru diyebilirim. Yani sağlıklı doğup, belli bir yaşa gelip; bir hastalıkla, kazayla, yada herhangi bir ihmalle olanlar en zoru. Hem daha öncesini yaşamış olmanın verdiği bir zorluk var. Yani psikolojik bir zorluk. Hem de vakanın ağırlık derecesi açısından zorluk... Şöyle örneklersem, mesela 12-13 yaşına kadar her aşamasına gözünüz gibi baktığınız; tonlarca emek sarfettiğiniz, zahmetler çektiğiniz ya...

Dost kapısı

Image
Her geçen gün, kendime bakıp; "nasıl yani?!" bu çocuklar ve sürdüğün yaşam benim mi? diye şaşkınlıklar içine giriyorum. İnsan hayatı yaşarken, akıp gideni, geçip geride bıraktıklarını pek fark edemiyor. Sanki o an yaşadıkları ömür boyu sürecek gibi hissediyor.Sıkıntılar da öyle, mutluluklar da öyle... Gün itibari ile, 5 yaşını hızla dolduran bir oğlum ve 3 yaşına girmiş bir kızım ile her gün ap ayrı koşuşturmalar; çoğu zaman "yeteerr!" çığlıkları, bir çok zaman da "ya sen ne tatlı şeysin" nidalarıyla akıtıyorum zamanı... Annem geçen gün köşesinde oğlumla ilgili bir yazı yazınca "o anı" tekrar hissedebilme fırsatım oldu. Bir fotoğraf sevdalısı olarak doğumlarımda fotoğraf çektirme imkanım olmadı; zaten zamanlama olarak istesem de pek olmazmış ama anneciğim sayesinde fotoğraftan çok daha büyük bir miras kaldı bana... Koşulsuz fedakârlığı, kendini ikinci plana atıp, önceliği hep olan tek varlık evlat... Bu sıralar içsel sorgulama dönemine girm...

kızım

Image
Merhabalar okuyucularım, Tabi hala oralarda bir yerlerde beni okuyan birileri kaldıysa yazıyorum. Gerçi okurum ben kimse beni okumadığı zamanlarda da yazıyordum. Yani okunur muyum bilmem ama yazar olduğum kesin... Neler yaptığıma gelince... Bol bol çalıştım. Çok çalıştım. Yazı fotoğraflarla meşgul olarak geçirdim.  Gelelim sebeb-i yazıma ahah:)) Ne zamandır yazmayınca insan nereden başlayacağını bilemiyor. Kızım biricik kerimem tam 2 yaşında oldu. Yarın itibari ile 3'ünden gün alacak Allah izin verirse... Oğlum 5. yaşını hızla bitirip 6ya girme çabasında ve kızım 3 yaşına adım atıyor. İnanın biri bana bunları söylese "ha ha ha!" tek cevap olurdu. Canım kızım soğuk olmayan bir günde kısa sürede gözlerini açtı dünyaya. Büyümesi de aynı sessizliğinde sürerken; biz onun tuttuğunu koparan bir tatlı cadı olduğunu farketmiştik. Ağabeyi ile çekişmeleri, başta ağabeyi onu kıskanırken; şu anda onun ağabeyini daha çok kıskanması bizi hep şaşırtadurmuşt...

yaz zamanları

Image
Yaz nasıl geçer iki çocukla... Güzel geçer demek istiyorum. Geçiyor ama yoruluyor da insan. Önce okulun bitimi ve biraz geziden sonra, evimize geldik, Ramazan ayına 1 hafta kala.. Geldik evin bir iki işi derken, Ramazan geldi. Allah'a şükür kavuştuk; bereket ayına... Okul dönemi bitince Akif Eren evde nasıl vakit geçirir, Rana Eslem bu duruma nasıl adapte olur bocalamasında farkettim ki, oğlum deli gibi tv seyrediyor. 2,5 yaşına gelene kadar hiç tv seyretmemiş bir çocuk olarak bu durum beni ziyadesi ile rahatsız ediyor. Bendenizin bile tv karşısında geçirdiği vakite çok acıyan biriyimdir. Hemen kısıtlama getirildi. Belli bir saatten sonra oyun saati başlıyor ve oyun oynamaları için her şey yapılıyor. ama iki farklı gelişim zamanlarındaki çocuğu bir oyun içine nasıl dahil ederim onu bilemiyorum. İlk çocukta anne-babalar çok idealist oluyorlar. Kitap okuma saati, oyun hamuru saati, yap-boz saati, ahşap blok saati vs.. iş kolay. Gel bakalım şimdi bu düzeni sağla... bloklardan k...

Su Çiçeği

Annemin en son demesine göre (ki bu yıllar evveline tekabul ediyor) ben su çiçeği dökmemişim. Şimdilerde bir geçirdin sen, bir yok yok olmadın galiba şeklindeki ikilemlerden sonra; ayyy hatırlamıyorum diye sıyrılsa da kendim konusunda hiç bu kadar bilinmeze düştüğümü hatılarmıyorum:)) Oğlumu geçen salı okul için giydirirken, göbeğinde bir kaç kızarıklık ve birinin ucunda iltihabımsı bir şey görünce "aa ne olmuş buraya!?" diye tepki verdim. Benim bilmiş oğlum ise "ben suçiçeği oldum anne!!!!" dedi.Sen nereden biliyorsun deyince, sade bir "ben bilirim" ukalalıkla karışıklık feylesofça bir anlam çıktı ortaya... Bilmiş hakikaten doktora gittik. Teşhis kondu. Ateş düşürücü (fenalık geliyor bundan), öksürük şurubu (bundan da) ve kaşıntı solüsyonu aldık geldik eve. Su çiçeği hep, tüm vücudu saran, kaşındıran, içinden sular akan, uyutmayan falan bişey değil midir??? Toplam olarak 30-40 civarı (normali 300-500 arası imiş!!) kızarıklık. 5-10 tanesi sulu gerisi kı...

Kızım

Image
Gerçekten zaman o kadar hızlı akıyor ki... Cedric diye bir çizgi film vardır ya; fenomendir artık. Kayınpederim de hastasıdır ayrıca. İşte Cedric gibi oldum bende. Bla bla yaşındaysan, evliysen ve iki çocuğun varsa hayat çok zor!!! diye devam ettirerek elbette. Sonra bakıyorum kendime. Çalışmayı bıraktıktan sonra ev hanımı moduna kendimi koyamıyorum zaten. Birşeyler üretmeden, meşgul olmadan yada kendime zaman ayırmadan yaşayamıyorum. Zaten çocuklarıma da faydalı olamıyorum o zaman. Kızım adına yazı yazmadığımı farkettim. Yani öyle harala gürele geçiyor ki zaman; aman okuldu, hastalıktı derken istediğim gibi veremiyorum kafamı. Kızım, oğlum 28 aylıkken dünyaya geldi. Güneşli bir kış günüydü. Aralıktı ama güzel bir gündü :) Rana Eslem dünyaya geldikten sonra, oğlumun davranışları çok değişti. Her ne kadar ben, olmaması konusunda gerekeni yapsam da; olacağı konusunu hiç düşünmesem de, demek ki olacağın önüne geçilemiyormuş... Kızım o kadar sakin bir bebekti ki, öyle olacaksa inanın 5 ta...

Çocuk projeleri Proje olmayan Çocuklar...

Yakın arkadaşım Sema'nın bana çocuğunun oyun oynaması ve malum apartman çocuğu olarak sıkıntılarını yenememesinden dert yanıyordu. Bana kendi çocuklarım için neler yaptığımı soruyordu. Bende bu hususta Sevgili Meltem ve Ayça ' dan sıklıkla esinlendiğimi ve ufkumu genişlettiklerini itiraf ediyorum. Bu konuda da kendimi revonasyona sokmam gerektiğini, planlama ve Ar-Ge çalışmalarına yenilerini eklemem gerektiğini farkettim.Şu sıralar oğlumun okula gitmesi ve iki çocuğun hastalıkları ile uğraştığım için ertelenen şeylerdendi. Birde şu mevsim dönümlerine adapte olmak benim için gerçekten çok zor. en kısa zamanda bu konu ile ilgili bir projeyle döneceğimin de haberini vermiş olayım... Bir de Sabiha Paktuna Keskin'in çocukların yeteneklerini keşfetmek için yazdığı kitabı linki tıklayarak ücretsiz edinebilirsiniz.

desparate house mum...

o nasıl başlık ben de anlamadım yani... Eski bir zamanda eski bir günlüğümü bulmştum ve başlıkları dikkatimi çekmişti her bir anı da... "sevgili aaaa! ben sana neden sevgili diyorum ki günlük!" ya da " şişttt kağıt!" ve de " iç dökücü" gibi spontan gelişen girizgahlarla başlamışım hep... Şimdi de öyle olunca anektod olarak belirtmek istedim. Çok umutsuz değil-d-im aslında ama şuan biraz öyleyim... Oğlumla aramdaki iletişim için artık ne yapacağımı şaşırmış durumdayım... Aksi ve herşeye bağıran oğlumu değil eski sevecen ve gülümseyen oğlumu istiyorum... İnsan en çok emek verdiğini seviyor. Evet çok seviyorum çocuklarımı hem de çok ve fakat aynı insan sanırım yine en çok emek verdiği ile sorunda çok yıpranıyor... 4 example me! Uyku saatlerini düzene sokamıyorum, wc alışkanlığını yine rafa kaldırmak zorunda kaldım sanırım. Sokakta oynamak içinde günler çok mu kısa bende bilmiyorum... Ufff yazmaktan da sıkıldım. Eyyyy okuyucu bana birşeylerin değişeceğini telk...

Danışık! LI Döğüş...

geçen postta bahsettiğim üzre oğlumun cumartesi günü Psikolog ile randevusu vardı. Zaten kıskançlığı azalmış oğlumu, sadece normal derecede kalması gereken duygu daha üst boyutlarda olmasın diye götürdüğümüz psikolog hanımdan inciler... Bu arada ilk defa gidildiğinde, iki seans aldığını önceden konuşmuştuk. 45-45 1,5 saat sürecek. Önce 13:30 da olan randevumuz için 15dk öncesinde Parent Skills and Counseling merkezimize vardık. Bizden önceki danışan vaktinde çıkmak bilmediği! için saat 13:55 de ancak seansa başlayabildik. Ben böyle şeyleri problem eden biri değilimdir. Çünkü kasti yapıldığını düşünmem. Neyse seansa başlamadan önce kocaman ve içi envai çeşit oyuncaklarla dolu bir oyun odasına gitti Akif Eren bizde içeri. Sorun yok ama 15 dk kadar özür dileme ve önceki danışanın çıkmaması durumunun izahı ile geçti. Biz konuya gelmeye çalışırken de her söylediğimiz kesilip, dinlemeden cevap vermeye çalıştı pedagog hanım. Neyse tam evet söyleyelim herşeyi derken(ki bu 20 dk kadar sürdü) be...

AN-NE..

Image
Sevgili Burçin bana telefonda, "sesine annelik çökmüş" dedi... Önceden çok heyecanlı gelen sesim şimdi çok olgun ve oturaklı geliyormuş. Heyecanımı yitirdiğimden değil de, iki çocuğu aynı anda idare etme ve bu arada da boş durmayayım; hem gezeyim, hem iş yapayım hem hobiler, hem sanat derken sanırım olgunlaşıyor ses bile... Kızım 4.aya girdi, oğlumda 31 aylık... Biz yarın psikoloğa daha doğrusu pedagoga gidiyoruz. Eskiden psikolog mu vardı demeyin. Şimdiki çocuklarla eski insanlar arasında çok fark var. Ve keşke hamileyken gitseymişim. Herkese tavsiye olunur... İyi ki anne oldum ve günümüzde erken sayılabilecek bir yaşta anne olduğum için çok mutluyum. Evlat sevgisi paha biçilemez....

my baby is 3 mounts. and my toddler is 30 mounts..

Image
Çok çok uzun zaman ardından sallanan salıncağın ninnisi eşliğinde iki uyuyan çocuk sessizliğinde yazıyorum. Kahvem olmak üzere ve kafam çok rahat şuan. Bir çok zaman olamadığı kadar hem de. Rana Eslem hanım şuan 3 aylık; tepkilerimiz oluştu. Gülüyor hatta canı azıcık acıdığında hemen dudak büküp ağlıyor. Ağabeyinin gözünün içine bakıyor. O ne yaparsa takip ediyor. Herhalde yaramazlıklarını kendine örnek alacak... Umumi merak konusuna geliyorum. Evet oğlum şuanda acayip kıskanıyor kardeşini. Aslında çok uysal ve genel anlamda kimseye zarar vermeyen ve hatta öpsün; öpülsün bayılan oğlum, kardeşini öpüyormuş gibi yaparak yanaklarına basınç uyguluyor. Bir yandan da öpüyor hani. Agucuk yaparken çenesine ve yanağına bastırıyor. Onu tam kucağıma aldığımda anne su içecektim diyor ve yerimden kalkamazsam sertleşiyor. Eline geçeni yere vurmaya başladı. Sürekli ağlamaya bahane arıyor ve canhıraş seslerle bağırıyor. Ve fakat kardeşini birbaşkasının sevmesine de tahammülü yok. Kardeşlik duygusuna ...

Ağabeylikten kaçış!

Image
Kardeşini seviyor bunu görebiliyoruz.Kucağına almak istiyor, öpüyor, sevmeye çalışıyor. Ama bizim ilgi göstermemize de tahammül edemiyebiliyor. Kolay gelsin bize. A.E: Babacımm benimle oynar mısın? Baba: oynarım oğlum. A.E: Hadi dooğru odama o zaman. A.E: Babacım ne yiyorsun? Mandalina mı yiyorsun? Baba: Evet oğlum, mandalina yiyorum. A.E: Geçmiş olsun babacım. Anne: Oğlum lütfen yanıma gelir misin? A.E: Dur bidakka annecim, önce önce önceee şimdi oyun oynuyorum annecim gelemem... Anne:!! A.E: Anne sen burdan bi yere ayrılma! Anne: peki oğlum. A.E: Ben şimdi anneannemle sulu boya yapıcam, çok meşkulüm.. Sakın rahatsız etme.. Çok yakında bu konuşmaların biri tarafından daha yapılacağını bilmek çok hoş duygu.

Oldum mu? Galiba...

Ne tuhaftır anlatacak şey çok ama başlangıç yok. Bir kız bir erkek çocuk annesi oldum. Daha pratik oldum. Annemi daha da iyi anladım, hak verdim. Yattım dinlendim. İki kardeşi eşit sevmeye gayret ettim. Yeni notbooka alışmaya çalıştım. Badire atlattım, içim sıkıldı sonra geçti. Hayat güzeldi, güzel, güzel olacak. Kızımın kokusunu içime çektim, çektim. Bunu çok özlemişim. Çaresizliğini seyrettim.Çabalamasından güç aldım. Oğlumun kendini garip hissetmesini anlamaya çalıştım. Hak verdim. Aynaya baktım, tuhaf göründüğümü farkettim. Üzüldüm, sonra geçeceğini hatırladım sevindim. Geceleri çok uyandım.Hemen uykuya daldım. Evde dingin bir hava. Sanki sinirlerimi aldırdım. Allah'ım annemin yanımda olması ne güzel nimet. İçimde süt oluyor olması ne şaşırtıcı. Bununla bir çocuğun doyması ne şahane. Artık "çocuklar nasıl?" diye sorulması enteresan... Anlatabildim mi? Mutluyum. Hisliyim. Anladım sanırım anneliği sindiriyorum. Belki de daha çok anlayacağım. Umarım anlarım. Herkes anlas...

Yeni Hayat

Image
Artık bambaşka bir hayata başladık. Hadi hayırlısı... Akif Eren bey ile prensesimiz arasında köprü kurmaya çalışmak, iki çocuk annesi olmak, nüfusumuzun kalabalıklaşması ve evdeki bu enteresan hava... Çok şey var yazılacak; hissedilen ve fakat çok yorgunum. Daha 24 saat olmadı misafirimiz geleli... Ayrıntılar daha sonra... İyi dilekleriniz için teşekkürler şimdiden...

Son Günler

Image
Merhabalar herkese, yazacak şeyler yine birikti... Öncelikle belirteyim hepinizi Reader'dan okuyorum, takip ediyorum. Ama malesef yorum yazacak vaktim olmuyor. Zira netbook ile yazı yazmak; karnım yüzünden çok ulaşılmaz bir halde şu sıralar. Başlayayım anlatmaya neler yaptım. 8 Kasım yaşgünümdü. Bir yaş daha attım vee yaklaşık beş senedir olduğu gibi hala 23'üm :)) Canım kocacığım bana ne zamandır istediğim saati almış.. Tekrar teşekkürler.. Yeni evime artık tamamen yerleştim ama malesef hala temizlik konusunda bana yardımcı olacak bir bayan bulamadım. Arayan bulur inşaallah bulacağım kısa zamanda. Yeni perdelerim ve değiştirdiğim köşe koltuğumla evim güzel oldu vesselam. Akif Eren evde olmaya biraz alıştı çok şükür, çünkü hergün evden çıkmaya ve kalabalığa alıştığından; sıkıntıdan bana sarıyordu yavrum şimdi daha sakin. Sadece ben artık ilerleyen gebeliğim yüzünden yerimden bile kalkarken zorlandığım için Caillue, Arthur, Tarçın gibi çizgi filmlere alıştık malesef:(( Malesef ...

Çocuk ve beslenme

Ne zamandır bahsetmiyorum Akif Eren'in beslenmesinden. Ama Sevgili Ayça uzunca yazmış.O'ndan destek aldım bende. Akif Eren de 2 yaşına kadar neredeyse hiç ek gıda almadı. Mama ağzından girmedi(çok mutluyum) Bu konuda da söyleyeceğim birşey şudur ki; Bir arkadaşım mama üreten bir büyük firmada satış temsilcisi olarak çalışıyor. Doktorların o mamayı tavsiye etmesi için kendilerine alınan hediyelerden!!!! bahsetti. Evlerine klima, arabalarının eskiyen lastiklerinin değişmesi, kimine deterjan, parfüm, laptop, kamera, cep telefonu vs... Bu şartlar altında çocuğumun sağlığı için tavsiye edildiği iddia edilen mamanın asla sağlıklı olmayacağına inancım tam ve gönlüm rahat. Gelelim doktor ve aşılara. Aşıların çok ağır metaller içerdiği ve çocukların bağışıklık sistemini alt üst ettiğini şuan reddedecek doktor yok. Demek ki çok zararlı. Peki neden hâlâ aşı! Olmasa ne olur? Bizim rehabilitasyon merkezimizde (özürlü eğitim merkezi) çeşitli yıllarda yapılmış aşılardan kaynaklanan ve bu kes...

Akif Eren 26 aylık

Image
Sevgili arkadaşım Meltem ,(arkadaşım demekten kendimi geri almıyorum, zira sürekli takipteyim)'den format kopyalıyorum. Umarım kendisi bunda bir beis görmeyecektir. Oğlum, canım yavrum, bugün tam 26.ay dönümündeydi. Artık tamamen konuşabilen ve her istediğini rahatlıkla yap-tır-an bir birey haline geldi.Sadece bir yere gittiğimizde bütün marifetlerini gösterme isteğinden kaynaklanan bir delirme hali çöküyor kendisine ama o bile yakışıyor haspaya... Ne kadar geliştin, hangisini anlatabilirim. Gece uyumadan önce -- Anne bana bişi anlat. demelerinden, uyanır uyanmaz; --Acıktım / -- Muz yicem/ --Yoğurt diyerek beni hayretlere sokmalarından; Oyun hamuruyla oynamayı çok sevdiğinden, hemen eline alıp --Anne sen araba yap, ben yılan diyerek kopardığın hamuru masada yuvarlamaya başlamandan. Kendi adını Afif Eyen gibi yuvarlayarak söylemenden, şaşırtıcı cümleler kurmandan ve kendini herkese sevdirebilmenden bahsetmek istiyorum ama nasıl bilmiyorum. O denli kendine güvenen bir çocuksun...

Kaos

Yeni kayıtlar oluşturup duruyorum bu günlerde.Yazacak çok şey olduğundan, anlatamamın sebebi olmasından, işlerin sarpa sarmasından iyice bunalmış durumdayım. Tersten başlamalıyım anlatmaya, yoksa aklıma ne geldiyse kronolojik sıralamaya bakmamalı mıyım bilmiyorum. Çok detay var anlatmak istediğim. Bu sıra çok yorgunum, çok sinirleneceğim hadise var, çok çalışmam lazım vs vs... Öncelikle yeni bir bebek beklediğim haberini vererek başlayıp bu arayı neden boş geçtiğimi anlamanız konusuna uzun bir rahatlama sağlayabilirim bence.. Yeni bebeğin eve getirdiği önce şaşkınlık, sonra mutluluk ve heyecan ve ardından da bana getirdiği inanılmaz mide bulantıları. Şimdi şimdi biraz geçti mide bulantılarım. Daha iyiceyim.Kafamı karıştırdı bu süpriz hamilelik.Çocuğu henüz beklemediğim bir anda yaşadım süprizi. Doktora 15 günde bir kontrole gidecek heyecanım da yok esasında içimde. Gittim 6 haftalıktı. Şimdi 13hafta bitiyor. E cinsiyetini öğrenmeye muhakkak giderim bir de doğuma diye düşünüyorum. Hem z...

Anneler Günü

Image
Tarih 10 Mayıs 2009 , yani anneler günü... Ne zamandır yapmak istediğim peynirini reçelini götür, simidi ordan al otur şeklindeki kahvltıyı yapacak bir yer buldum. Çengelköy /Çınaraltı.. Fakat biz bulup yola çıkıncaya ve trafikte oraya varıncaya kadar çok zaman geçtiğinden dolmuş taşmış bu güzide yer. Biz de umutsuzca elimizde piknik sepetimiz başka yerlere gitmeyi düşünürken İskele Meydanındaki Cafe' de de aynı usülün uygulanabildiğini gördük ve oturduk... Çok güzel bir gündü... Akif Eren koştu, dolaştı ve denizi seyretti... Çok seviyordu zaten içine atlamaması için zor tuttuk. Sonra biraz yürüdük ve bu esnada objektifime yakalananlar... Ortasında ve sol kenarında yazan yazı dikkatinizi çekmiştir eminim. Pisipisi çok sorulan ve merakla beklenen birşey demekki Akif Eren dev akvaryum içinde yüzen balıkların yanından ayrılmak istemedi. Kokoreç satanlar, her türlü satıcılar ve sıcağın güneşin vurmasıyla yaptığı etkiye dayanamayan bir köpeciğin ilk bulduğu gölgeye yol kenarı da olsa ...