Posts

Showing posts from May, 2009

Tarihi Zeyrek

Image
Bir tarih yatıyor bu yerlerde. Fatih'i, Üsküdar'ı bu yüzden çok seviyorum belki de. Her adım başı bir türbe, klise, mescit, medrese, cami bulmak mümkün. Hatta görmemek içten bile değil. Bizde epey oldu gideli, Zeyrek'te bir arkadaşın evini gezdik. Ev derken hani normal kullanılan değil tabi. Hatırla Sevgili dizi setine kiraya verilmiş, biraz dokunsan şuanda sanki üzerine yıkılacak gibi bir yer. Evden manzaralarını çektiğim bu fotoğraflar bence İstanbul özlemi olanların bu ihtiyacını giderecek, ve İstanbul'u keşfetme merakını cezbedecek türden. Yıkılmak üzere olan evlerde yaşanmışlık olması ve halen yaşanıyor olması bana fevkalade cazip geliyor. Hani o süper lüks evlerin soğuk minimalist tarzının yanında son derece sıcak bir havası var kabul etmek gerekir. Her ne kadar eşya fazlalığına alerjim olsa da, minimalizme bayılsam da ananeci yapımdan dolayı sanırım bu kültürel ev tarzından kopamam. Bekleyelim ve görelim diyip konuyu değiştiriyorum. Yani bu kadar fotoğrafı çekmi

Anneler Günü

Image
Tarih 10 Mayıs 2009 , yani anneler günü... Ne zamandır yapmak istediğim peynirini reçelini götür, simidi ordan al otur şeklindeki kahvltıyı yapacak bir yer buldum. Çengelköy /Çınaraltı.. Fakat biz bulup yola çıkıncaya ve trafikte oraya varıncaya kadar çok zaman geçtiğinden dolmuş taşmış bu güzide yer. Biz de umutsuzca elimizde piknik sepetimiz başka yerlere gitmeyi düşünürken İskele Meydanındaki Cafe' de de aynı usülün uygulanabildiğini gördük ve oturduk... Çok güzel bir gündü... Akif Eren koştu, dolaştı ve denizi seyretti... Çok seviyordu zaten içine atlamaması için zor tuttuk. Sonra biraz yürüdük ve bu esnada objektifime yakalananlar... Ortasında ve sol kenarında yazan yazı dikkatinizi çekmiştir eminim. Pisipisi çok sorulan ve merakla beklenen birşey demekki Akif Eren dev akvaryum içinde yüzen balıkların yanından ayrılmak istemedi. Kokoreç satanlar, her türlü satıcılar ve sıcağın güneşin vurmasıyla yaptığı etkiye dayanamayan bir köpeciğin ilk bulduğu gölgeye yol kenarı da olsa

Oğluma...

Bakıyorum da ardından zamânın... Ne kadar çok büyümüşsün yavrum. Sadece yattığın yerde uyuyan sen, emeklemeye ve ardından yürüyüp, koşmalara başladın. Ben çalışmaya başladığımdan beri daha sorumluluk sahibi bir birey oldun. Daha anlamlandı bakışların, sözlerimizi anladığını belli ettin, anlamadığında da "neee!" dedin. Söylemekten hiç bıkmadık "seni seviyorum"u... Sen de sevgini sarılarak, öpücükler vererek ve gülücükler dağıtarak belli etmekten hoşlanır oldun. İnsanları nasıl olurlarsa olsun yadırgamamayı öğrendin daha küçücükken. Elinden tuttun özürlü çocukların. Parkta oynamaya, koşmaya, yeni yerlerde kendi becerilerini göstermeye, zıplamaya, seninle yerlerde yuvarlanılmasına, özgüvenini artıcı davranışlar sergilememize, kitap okumaya, parmak boyasına, çizimler yapmaya, arabalarla oynamaya, kulaklığı takıp kendi bestelerini yapmaya ve beraberinde şarkı söylemelere, babanın sana yemek yedirmesine, annenin arabaya bindirmesine, babanen ile köpeklere bakmaya, anneann