Posts

Showing posts from 2009

Ağabeylikten kaçış!

Image
Kardeşini seviyor bunu görebiliyoruz.Kucağına almak istiyor, öpüyor, sevmeye çalışıyor. Ama bizim ilgi göstermemize de tahammül edemiyebiliyor. Kolay gelsin bize. A.E: Babacımm benimle oynar mısın? Baba: oynarım oğlum. A.E: Hadi dooğru odama o zaman. A.E: Babacım ne yiyorsun? Mandalina mı yiyorsun? Baba: Evet oğlum, mandalina yiyorum. A.E: Geçmiş olsun babacım. Anne: Oğlum lütfen yanıma gelir misin? A.E: Dur bidakka annecim, önce önce önceee şimdi oyun oynuyorum annecim gelemem... Anne:!! A.E: Anne sen burdan bi yere ayrılma! Anne: peki oğlum. A.E: Ben şimdi anneannemle sulu boya yapıcam, çok meşkulüm.. Sakın rahatsız etme.. Çok yakında bu konuşmaların biri tarafından daha yapılacağını bilmek çok hoş duygu.

Oldum mu? Galiba...

Ne tuhaftır anlatacak şey çok ama başlangıç yok. Bir kız bir erkek çocuk annesi oldum. Daha pratik oldum. Annemi daha da iyi anladım, hak verdim. Yattım dinlendim. İki kardeşi eşit sevmeye gayret ettim. Yeni notbooka alışmaya çalıştım. Badire atlattım, içim sıkıldı sonra geçti. Hayat güzeldi, güzel, güzel olacak. Kızımın kokusunu içime çektim, çektim. Bunu çok özlemişim. Çaresizliğini seyrettim.Çabalamasından güç aldım. Oğlumun kendini garip hissetmesini anlamaya çalıştım. Hak verdim. Aynaya baktım, tuhaf göründüğümü farkettim. Üzüldüm, sonra geçeceğini hatırladım sevindim. Geceleri çok uyandım.Hemen uykuya daldım. Evde dingin bir hava. Sanki sinirlerimi aldırdım. Allah'ım annemin yanımda olması ne güzel nimet. İçimde süt oluyor olması ne şaşırtıcı. Bununla bir çocuğun doyması ne şahane. Artık "çocuklar nasıl?" diye sorulması enteresan... Anlatabildim mi? Mutluyum. Hisliyim. Anladım sanırım anneliği sindiriyorum. Belki de daha çok anlayacağım. Umarım anlarım. Herkes anlas

Yeni Hayat

Image
Artık bambaşka bir hayata başladık. Hadi hayırlısı... Akif Eren bey ile prensesimiz arasında köprü kurmaya çalışmak, iki çocuk annesi olmak, nüfusumuzun kalabalıklaşması ve evdeki bu enteresan hava... Çok şey var yazılacak; hissedilen ve fakat çok yorgunum. Daha 24 saat olmadı misafirimiz geleli... Ayrıntılar daha sonra... İyi dilekleriniz için teşekkürler şimdiden...

Son Günler

Image
Merhabalar herkese, yazacak şeyler yine birikti... Öncelikle belirteyim hepinizi Reader'dan okuyorum, takip ediyorum. Ama malesef yorum yazacak vaktim olmuyor. Zira netbook ile yazı yazmak; karnım yüzünden çok ulaşılmaz bir halde şu sıralar. Başlayayım anlatmaya neler yaptım. 8 Kasım yaşgünümdü. Bir yaş daha attım vee yaklaşık beş senedir olduğu gibi hala 23'üm :)) Canım kocacığım bana ne zamandır istediğim saati almış.. Tekrar teşekkürler.. Yeni evime artık tamamen yerleştim ama malesef hala temizlik konusunda bana yardımcı olacak bir bayan bulamadım. Arayan bulur inşaallah bulacağım kısa zamanda. Yeni perdelerim ve değiştirdiğim köşe koltuğumla evim güzel oldu vesselam. Akif Eren evde olmaya biraz alıştı çok şükür, çünkü hergün evden çıkmaya ve kalabalığa alıştığından; sıkıntıdan bana sarıyordu yavrum şimdi daha sakin. Sadece ben artık ilerleyen gebeliğim yüzünden yerimden bile kalkarken zorlandığım için Caillue, Arthur, Tarçın gibi çizgi filmlere alıştık malesef:(( Malesef

ortaya karışık

Taşınma işlerini hallettik, bebeğe dair neredeyse herşey bitti derkeeeeen, Aniden bastıran bir öksürük krizi ile erken doğum yapacağım sandım. Ihlamurlar, greyfurt suları, pekmezler, bal şerbetleri sayesinde ben iyileştim şükür ama bu sefer de canım oğluşum hafif öksürmeye başladı. Ona normal zamanda içine pekmez koyarak; bak anneciğim çay diyerek içirdiğim ıhlamuru bile içmedi. Ve malesef ateş mevcut. Bende Ayça 'nın da geçende belirttiği yazısını tekrar okuyarak ve annemin biz hastalanınca bize uyguladığı yöntemlerle ateşi düşürmeye çalışıyorum. Allah'tan ne şart altında olursa olsun banyo yapmak en büyük zevki ve terapisi olduğu için hemen küvet doldu. İçine sirke döküldü. Başta titreyerek de olsa oyuncaklarla oynarken hem ateşi düştü, hemde keyfi yerine geldi. Hâlâ tam iyileşmiş değiliz. Dualarınızı bekleriz.... Size güzel şeyler yazacağım ama fırsat olmadı inanın.

Taşınma

Image
Bir kaç gün buralarda olamayacağım malesef. Taşınma dolayısıyla kapalıyız... Evime telefon doğalgazı üzerimize almak, servis gelmesi yerleşme telaşı ve Akif Eren beyin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile uğraşmaktan şimdilik pek vaktim olmayacak. ama döndüğümde Pamukkale gezim ve bir çok enstantene ile aranızda olacağım. Dip not: Hâlâ doğurmadım ama taşımacıların bile acınası bakışlarına şahit oldum açıkçası. Annem sağ olsun, elim ayağım oldu. Ha bir de eşim sağ olsun. En önemli destekçim... Umuyorum doğurmadan yerleşeceğim ve minik misafirimiz için planlarımı rahatlıkla gerçekleştirebileceğim... Haa unutmadan bana dua edin de yeni apartmanımda iyi geçinebileceğim komşularım olsun. Güzel dostluklar kurabileyim. Çünkü merkezden bir nebze daha uzaklaştım. Ekmek yapma makinem daha çok işlev kazanacak. Arabam olmazsa ben bir hiçim diyim ben o kadar yani.

Çocuk ve beslenme

Ne zamandır bahsetmiyorum Akif Eren'in beslenmesinden. Ama Sevgili Ayça uzunca yazmış.O'ndan destek aldım bende. Akif Eren de 2 yaşına kadar neredeyse hiç ek gıda almadı. Mama ağzından girmedi(çok mutluyum) Bu konuda da söyleyeceğim birşey şudur ki; Bir arkadaşım mama üreten bir büyük firmada satış temsilcisi olarak çalışıyor. Doktorların o mamayı tavsiye etmesi için kendilerine alınan hediyelerden!!!! bahsetti. Evlerine klima, arabalarının eskiyen lastiklerinin değişmesi, kimine deterjan, parfüm, laptop, kamera, cep telefonu vs... Bu şartlar altında çocuğumun sağlığı için tavsiye edildiği iddia edilen mamanın asla sağlıklı olmayacağına inancım tam ve gönlüm rahat. Gelelim doktor ve aşılara. Aşıların çok ağır metaller içerdiği ve çocukların bağışıklık sistemini alt üst ettiğini şuan reddedecek doktor yok. Demek ki çok zararlı. Peki neden hâlâ aşı! Olmasa ne olur? Bizim rehabilitasyon merkezimizde (özürlü eğitim merkezi) çeşitli yıllarda yapılmış aşılardan kaynaklanan ve bu kes

Akif Eren 26 aylık

Image
Sevgili arkadaşım Meltem ,(arkadaşım demekten kendimi geri almıyorum, zira sürekli takipteyim)'den format kopyalıyorum. Umarım kendisi bunda bir beis görmeyecektir. Oğlum, canım yavrum, bugün tam 26.ay dönümündeydi. Artık tamamen konuşabilen ve her istediğini rahatlıkla yap-tır-an bir birey haline geldi.Sadece bir yere gittiğimizde bütün marifetlerini gösterme isteğinden kaynaklanan bir delirme hali çöküyor kendisine ama o bile yakışıyor haspaya... Ne kadar geliştin, hangisini anlatabilirim. Gece uyumadan önce -- Anne bana bişi anlat. demelerinden, uyanır uyanmaz; --Acıktım / -- Muz yicem/ --Yoğurt diyerek beni hayretlere sokmalarından; Oyun hamuruyla oynamayı çok sevdiğinden, hemen eline alıp --Anne sen araba yap, ben yılan diyerek kopardığın hamuru masada yuvarlamaya başlamandan. Kendi adını Afif Eyen gibi yuvarlayarak söylemenden, şaşırtıcı cümleler kurmandan ve kendini herkese sevdirebilmenden bahsetmek istiyorum ama nasıl bilmiyorum. O denli kendine güvenen bir çocuksun

Bayram

Image
Bu birkaç günlük tatil bana bol dergi (Home In Style, Evim) okumalarına, bol bulmaca çözmelerime (tam bir fetişistim dayanamıyorum), kitabımın tadını çıkartmalara, ağaçta kalan son eriği yiyebilmeme (çok lezzetlenmişti), uzun zamandır okuyamadığım blogları rahat ve keyifle okuyabilmeme, kendime yeni bir okuma listesi hazırlamama ya da listeye yeni kitaplar eklememe, telefonumun otomatik ödeme talimatına karşın ödemeye kapanmasının ardından hepten sessiz kalmasına (ki hiiiç alışık değilim ve çokça bunalmışım), kitap okumak için yarı tracking yapıp, bir banka tüneyip su sesi eşliğinde kitap okumalara, oğlumla babaannesinin ve dedesinin ilgilenmesi ile kendimi neredeyse tamamen dinlenmeye ayırmama vesile oldu. Ve tabi son derece konuşkan ve girişken bir bireyle (2years) aynı evde yaşarken; yaşanan gülünesi diyaloglardan bir kaçı; bahçeden koparılıp gelinen domates elindeyken ----------------------------------------------------------------------- A.Eren : Halaaaa, munu yıkaaa.. Hala: nee!

Bayram vesilesi ile...

Image
Şehirden uzaklaşırken beni bekleyen Hedefim; Aşk.. Hissiyatım; Heyecan, mutluluk, endişe, neşe ve sevinç.. Uzaklık.. Çoğunluğunda olduğu gibi karmaşık duygular içindeyim. Yola çıkarken 7.ayın sonunda bir hamile olarak endişeli olsam da yavrumun hareketlerini içimde hissetmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bayram bana ne getirdi? sorusunun cevabını daha çooook uzun yazarak vermek isterdim ama belki sonra... Çocukken en çok ayakkabılara sevinirdim, sanırım hepimiz öyleydik. Hepinizin bayramını kutlarım. Nice sevinçli bayramlar geçirmenizi dilerim...

KANDİL...

Image
Kandiliniz mübarek olsun. Dualarınız kabul olsun. Bana da dua edin... Sevgiler...

Afetten sonra...

Image
Bu fotoğraftaki afet yerine çok yakın oturduğum için günlerce eve gidemedik. Annemlere sığındık. Ama yanlarından geçerken bile o görkemli ve korkulası tırların oyuncak gibi buruşup, bir kenara atılmış olmasına inanamıyor insan. Şimdi o felaketin üzerinden 5 gün geçmesinin ardından; hergün geçtiğim yolda birsürü insanın canını kaybettiğini ya da mallarının gittiğini düşünmek çok ürpertiyor insanı. Enkaz kaldırılacak orası kesin. Yağmurlar bitti, güneşli havalar da geldi ama bu kazaları unutmamamız gerektiğini unuttuk malesef. Hala malları giden ve canları kaybolan insanlar için bir yardım kampanyası başlatılmaması bence asıl ENKAZ! Hem de kaldırılamayacak kadar ağır... not:fotoğrafı blahblah 'tan aldım. O nereden aldı bilmiyorum ama onunda bu konuya değindiği çarpıcı noktanın da altını çizmek istedim.Umarım değişeceğiz.

Ben buralarda yokken...

OLMUŞ OLANLAR Bu kadar zamandır yoktum. Gene biriktim, gene doldum taştım. Nerelerden başlamalı? İçimdeki bebeğim artık 6.ayını bitirmiş bir fetus. Oynamalar, tekmelemeler son sürat devam ediyor.(çok şükür) Akif Eren bey de dilinin bağını çözdü.Şu anda posta koymaklardan tutun da cilve yapmalar, nazlanmalar tamamen yapılabilir durumda. Bazen çok can sıkıcı olsa da genellikle komik neticeler doğuruyor. Kurumumuz başka bir mahalleye taşındı. Öğrencilerimize bu durumu açıklamak biraz yorucu oldu, zira başka sebepler düşünenler oldu! nedense?? Kuruma giren hırsız laptoplarımızı ve lcd monitörlerimizi götürdü. Bilgiler uçtu gitti... Zehir, zıkkım olsun!! Bu arada benim laptoba dokunmamış.Akif Erenin birçok tuşunu sökmesi işime yaradı. (Hiç aklıma gelir miydi?) Ramazan geldi, hoş geldi... Oruç malesef gelemedi. Çok üzgünüm.. Ama sağlık söz konusu olunca yapacak şey yok. Yeri gelmişken söylemeden edemeyeceğim. Sokakta yemek yiyen ve sigara içen insanlara karşı iyi duygular besleyemiyorum. Çün
Image
Her zamanki birikmişlikle nereden başlayacağımı bilemez haldeyim. Şimdiden başa doğru gitmekte fayda görüyorum zira çok kısa zamanda yazabileceğimi yine zannetmiyorum. Bu pazar çok güzel bir yoruculukla başladı. Akif Eren beyin yaşgünü vesilesi ile bir parti yapılacaktı ama sıradanlıktan hoşlanmayan annesi bu sefer ne yapacaktı? Yazın başında gittiğimiz Riva' da piknik yerlerinden birinde doğum günü kutlaması olunca bende biz neden yapmayalım fikri canlandı. Fakat Riva herkesin gelebileceği bir yer olmamakla birlikte, gidiş dönüş konusunda da sorun yaşayacağımızı düşündüğüm için vazgeçtim ordan. Fakat başka nerede yapılabilir diye de düşünmeden edemedim doğrusu. Sonra babaannemle birlikte gittiğimiz Zeytinburnu Sur Restaurant bu konuda benim isteklerime kesinlikle cevap verebilecek bir yerdi. Ortam şehirin gürültüsünden uzaklaştırılmış, yeşertilmiş, suni göletlerle süslenmiş, göletlerde ördekler beslenir olmuş tam bir aile cafe ve restaurant yeri haline gelmiş. Durum böyle olunca,

Galata Köprüsü

Image
Geçenlerde Akif Eren'in "gemiiii" sevgisini yaşamasını sağlamak için Galata'ya gittik. Zaten ezelden beri çok severim oraları. Akif Eren' de çok sevdi. Yakından gemileri, vapurları görmek inanılmaz etkiledi onu. Gözlerini ayıramadı gemilerden. "Anne bak gemii" her vapurun arkasından söylenen yagâne cümle oldu. Birde bize yapılmış olmasada yan restaurant' nın masasında oturan çiftin tuzda balık istemesi ve alevler içinde masalarına servis edilirken bizim seyretmemiz de süpriz oldu. Sonra tuzun kırılması balığın içinden ayrılmaya çalışması da hoş anı oldu açıkçası. Yeni Cami' nin o denize nâzır duruşu, bütün ihtişamı ile bizi selamlamasını da esgeçmek istemem açıkçası. Akşam vakti, yanaşan vapurla inen yolcuların gideceği yerlere koşuşturmaları, birazdan binecek olanlarında evlerine gitmek için sabırsızlandığını görmek şehir manzaralarına çok büyük heyecanlar katıyor bence... Ve çıkarken köprü üstünde yakalanmış balıkların oğlum tarafından, önce u

Regaib Kandili

Image
Ayşe Yaman'ın dünkü yazısını okuyunca izin istemedim gerçi ama haber vereceğimden sorun etmeyeceğini ümit ederek fotoğrafını ve yazısını yayınlıyorum. Hepinize iyi kandiller, dualarınız kabul olsun...

Metropol manzarası ve son enstantaneler...

Image
Çamlıca sırtlarında yakınımızın düğününe gittik. Manzara muhteşemdi, düğün de öyle. Allah evlenen herkesin yuvasına huzur, mutluluk ve bereket versin. Bana kalan kısmı da bu güzellikleri sizinle paylaşmak oldu. Boğaz Köprüsü'nün görünümü Böyle bakınca ne çok ev varmış değil mi? O kadar çok semt gözüküyor ki burdan, Avcılara kadar desem sanırım yeterli olur. Seviyorum İstanbul'u, daha ne denir ki... Geçen yazıma yorum yazan herkese çok teşekkürler ediyorum öncelikle, arabamı aldım çok şükür, ne derler cillop gibi olmuş. Birde minik süpriz haber; galiba kızım olacakmış... Ama daha çok erken olduğu için net olmadığını defaatle belirtti doktor hanım. Yani şimdilik en büyük sorun giyim! Hergün bana olmayan kıyafetlerimden en olanını seçmeye çalışıyorum. Evet aldım bir iki bişey ama çalışınca aynı şeyle geçmiyor zaman. Bakalım en kısa zamanda tekrar alışveriş beni bekler. (Laf aramızda epey üzgünüm! :) ))) Kurumda işler biraz karışık ama hayırlısı olsun bakalım. Tatil sezonunda

Kaos

Yeni kayıtlar oluşturup duruyorum bu günlerde.Yazacak çok şey olduğundan, anlatamamın sebebi olmasından, işlerin sarpa sarmasından iyice bunalmış durumdayım. Tersten başlamalıyım anlatmaya, yoksa aklıma ne geldiyse kronolojik sıralamaya bakmamalı mıyım bilmiyorum. Çok detay var anlatmak istediğim. Bu sıra çok yorgunum, çok sinirleneceğim hadise var, çok çalışmam lazım vs vs... Öncelikle yeni bir bebek beklediğim haberini vererek başlayıp bu arayı neden boş geçtiğimi anlamanız konusuna uzun bir rahatlama sağlayabilirim bence.. Yeni bebeğin eve getirdiği önce şaşkınlık, sonra mutluluk ve heyecan ve ardından da bana getirdiği inanılmaz mide bulantıları. Şimdi şimdi biraz geçti mide bulantılarım. Daha iyiceyim.Kafamı karıştırdı bu süpriz hamilelik.Çocuğu henüz beklemediğim bir anda yaşadım süprizi. Doktora 15 günde bir kontrole gidecek heyecanım da yok esasında içimde. Gittim 6 haftalıktı. Şimdi 13hafta bitiyor. E cinsiyetini öğrenmeye muhakkak giderim bir de doğuma diye düşünüyorum. Hem z

Tarihi Zeyrek

Image
Bir tarih yatıyor bu yerlerde. Fatih'i, Üsküdar'ı bu yüzden çok seviyorum belki de. Her adım başı bir türbe, klise, mescit, medrese, cami bulmak mümkün. Hatta görmemek içten bile değil. Bizde epey oldu gideli, Zeyrek'te bir arkadaşın evini gezdik. Ev derken hani normal kullanılan değil tabi. Hatırla Sevgili dizi setine kiraya verilmiş, biraz dokunsan şuanda sanki üzerine yıkılacak gibi bir yer. Evden manzaralarını çektiğim bu fotoğraflar bence İstanbul özlemi olanların bu ihtiyacını giderecek, ve İstanbul'u keşfetme merakını cezbedecek türden. Yıkılmak üzere olan evlerde yaşanmışlık olması ve halen yaşanıyor olması bana fevkalade cazip geliyor. Hani o süper lüks evlerin soğuk minimalist tarzının yanında son derece sıcak bir havası var kabul etmek gerekir. Her ne kadar eşya fazlalığına alerjim olsa da, minimalizme bayılsam da ananeci yapımdan dolayı sanırım bu kültürel ev tarzından kopamam. Bekleyelim ve görelim diyip konuyu değiştiriyorum. Yani bu kadar fotoğrafı çekmi

Anneler Günü

Image
Tarih 10 Mayıs 2009 , yani anneler günü... Ne zamandır yapmak istediğim peynirini reçelini götür, simidi ordan al otur şeklindeki kahvltıyı yapacak bir yer buldum. Çengelköy /Çınaraltı.. Fakat biz bulup yola çıkıncaya ve trafikte oraya varıncaya kadar çok zaman geçtiğinden dolmuş taşmış bu güzide yer. Biz de umutsuzca elimizde piknik sepetimiz başka yerlere gitmeyi düşünürken İskele Meydanındaki Cafe' de de aynı usülün uygulanabildiğini gördük ve oturduk... Çok güzel bir gündü... Akif Eren koştu, dolaştı ve denizi seyretti... Çok seviyordu zaten içine atlamaması için zor tuttuk. Sonra biraz yürüdük ve bu esnada objektifime yakalananlar... Ortasında ve sol kenarında yazan yazı dikkatinizi çekmiştir eminim. Pisipisi çok sorulan ve merakla beklenen birşey demekki Akif Eren dev akvaryum içinde yüzen balıkların yanından ayrılmak istemedi. Kokoreç satanlar, her türlü satıcılar ve sıcağın güneşin vurmasıyla yaptığı etkiye dayanamayan bir köpeciğin ilk bulduğu gölgeye yol kenarı da olsa

Oğluma...

Bakıyorum da ardından zamânın... Ne kadar çok büyümüşsün yavrum. Sadece yattığın yerde uyuyan sen, emeklemeye ve ardından yürüyüp, koşmalara başladın. Ben çalışmaya başladığımdan beri daha sorumluluk sahibi bir birey oldun. Daha anlamlandı bakışların, sözlerimizi anladığını belli ettin, anlamadığında da "neee!" dedin. Söylemekten hiç bıkmadık "seni seviyorum"u... Sen de sevgini sarılarak, öpücükler vererek ve gülücükler dağıtarak belli etmekten hoşlanır oldun. İnsanları nasıl olurlarsa olsun yadırgamamayı öğrendin daha küçücükken. Elinden tuttun özürlü çocukların. Parkta oynamaya, koşmaya, yeni yerlerde kendi becerilerini göstermeye, zıplamaya, seninle yerlerde yuvarlanılmasına, özgüvenini artıcı davranışlar sergilememize, kitap okumaya, parmak boyasına, çizimler yapmaya, arabalarla oynamaya, kulaklığı takıp kendi bestelerini yapmaya ve beraberinde şarkı söylemelere, babanın sana yemek yedirmesine, annenin arabaya bindirmesine, babanen ile köpeklere bakmaya, anneann

Rahatlık metaryalleri

Image
Bu kırlentler, kahvenizi elinize alıp köşenize kuruldunuzda, en yakın dostunuzla muhabbet ederken siz rahat rahat keyfinize bakın diye belinizi kavrayacak yegane güzelliklerdir bence. Bahar da geldi madem, odalarımızda çiçek açsın değil mi? Bu güzel kırlentleri yapan ve fotoğraflayan casapinka ' ya teşekkürler...

Yine Banyolar

Image
Geri dönüşüm de banyo tanıtımıyla olacak. Bu fotoğrafları nereden aldığımı unutacak kadar çok olmuş yeni yazı yayınlamayalı. Ama bu arada bir Afyon ve Denizli gezisi üstüne de bir çok iş sığdırınca uzak kaldım haliyle ... Bu banyo kullanım itibari ile acelesi olan iki ev arkadaşını çağrıştırdı bana. Her ne kadar kırmızı benim için renk unsurunun vazgeçilmez parçası olsa da banyoda değil. Fakat göz alıcı olduğu konusunda sanırım hepimiz aynı fikirde olacağız. Bu da eski aterilerden kalma joistickleri değerlendirmenin başka yolu gibi duruyor. Bence son derece de işlevsel.

Görünmez Kaza

Image
Evet uzun zamandır pek yazamıyordum. İşte sebebi... Uzun zamandır yazamıyorum dedim ya ne kadar olduğunu da bilemedim birden. Oğlum ufak yaramazlığının bedelini başındaki yekpare dikişle ödedi... Gelelim kaza nasıl ve nerede oldu? Ben bizim kurumda toplantı halindeyken yukardan bir ağlama sesi ile irkildim, fakat bazı öğrencilerimizin de ağladığını bildiğim için çok da üzerime alınmadım ama biraz kulak kabartınca kulakları yırtan sesin Akif Eren beye ait olduğunu anladım. Hemen buz kompresi, biraz kanı durdurma çabası ile kendimizi en yakın sağlık ocağına attık, fakat orada da dikiş atılamadığından pansuman yapıp bizi bir hastaneye yönlendirdiler.. Evet kanama durmuştu ve Akif Eren biraz sakinleşmişti ama yakında olduğunu zannettiğimiz hastaneyi bulamadık!, diğer hastaneyi ararken 5 trafik kazasından kıl payı kurtulduk ve yakında olduğunu hatırladığımız başla bir hastaneye 100 metre mesafe varken benzinimiz bitti. Yani araba tek şeritlik ve yandaki yolların kullanılamadığı ve üste

Hoşgeldin minik insan!

Haftasonunu sevgili arkadaşlarımız ama önce uzaktan akrabalarımız olan Özlem Ve Hakan ağabey'in yanında, İzmit/ Değirmendere'de geçirdik. Yeni doğan bebekleri Buğlem'in çok çok güzel bir yaşam sürmesini diliyorum. Ve Nergis ile Volkan'a da bizi çok sevecenlikle ağırladıkları için de teşekkürü borç bilirim... (Volkan ile Hakan ağabey kardeşler bu arada) Ha bir de unutmamam gerekir ki; gönüllerimizin nasıl olduğunu bilemediğimiz şekilde birleştiği, ilk görüştüğümüz zamandan itibaren çok az görüşebiliyor olmamıza rağmen çok güzel muhabbet bağı kurduğumuz Zuhal'ciğim var. Sağolsun yumuşacık kalpli ve kendisinin söylediğinin tam aksi bence sabır abidesi bir insan... Zuhal ve eşi Yücel' e de sevgilerimi gönderiyorum. Daha önce yazımda bahsettiğim bu ŞİRİN köpek de bir aydır kayıpmış. Gerçekten üzüldük gebeymiş de kaybolduğunda umarım yavrularına birşey olmaz. Ana yüreği dayanmıyor işte... Tatil kasabasının andıran bir yer olan ve gidenlerin kesinlikle huzur bulduğu De

Sen de Kimsin!

İkinci mimim de blahblah tarafından geldi. Gerçi yazıyı okuyan herkesi mimlemiş. Konusu kendimi anlatmakmış. Ay hiç sevmem kendimi anlatmayı desem de inanmayın, hangi bayan sevmez ki... Akrep burcu olduğumla başlamak istedim. Kinciyimdir hayatta bana yapılan hiçbirşeyi unutmam. İyilik de dahil. Ama bana kötülük yapana kötülük yapiyim değil de yüzüne söylemeden rahat edemem. Mistik güçlerim kuvvetlidir. Karşılaştığım insanlara objektif yaklaşırım ama eğer birşey sezinlediysem muhakkak çıkar. Ben de "ben demiştim" demekten inanılmaz keyif alırım. Çok tembelimdir ders konusunda, hayatta hiç başarılı bir öğrenci olamadım. Ama hiç çalışmayan birine göre iyi bir öğrenciyimdir, sınıfta falan kalmadım yani. Hayatta tek kompleksim eğitimimdir. Bunun için inşaallah bir sorunu halledersem İç mimarlık okumayı çok istiyorum. Fransız akasanı ile İngilizce, Arap aksanı ile İspanyolca konuşmayı çok isterim. Dilim yabancı dile yatkındır. Genellikle derli topluyumdur ama dağıttığım zaman tam

Mim değil!

Image
Casapinka 'da gördüğüm bu saati Sabahnur ' a Örgüknit 'e ve Ayşe 'ye ithaf ediyorum... Bence Sabahnur bu tasarım üzerine farklı yorumlar getirir Örgüknit de değişik birşeyler katar; Ayşe de hikayesini yazarak çocukların her baktığında sevgi ile anacakları bir masal kahramanı haline getirir.... Ama gerçekten çok hoşuma gitti, çocukların odasına daha yaratıcı bir aksesuar düşünülemez demeyeceğim daha neler var neler de bu da çok güzel olmamış mı yani?! Şimdi bu üç sevgili bayandan bu yönde çalışmalar bekliyorum haa bu arada bu mim falan değil. Sadece fotoğrafı gördüğümde aklıma geldiniz o kadar.

Engel! Li

Image
Ne zamandır düşündüğüm fakat yazmayı bir türlü beceremediğim konu bu. Neresinden başlarım, nasıl yazsam bilemiyorum şuan yazarken bile.... İşin içinde olmanın verdiği bir alışmışlık oldu belki bende, ama Akif Eren'in bu insanlara normalden farksız bakıyor olması çok hoşuma gidiyor. Dimağımda çok hadise var, kelimeleri doğru yerleştirememekten, duygularımı yeterince ifade edememekten çekiniyorum. Çekincem sadece en iyi anlatma çabasından kaynaklanıyor o ayrı. İstanbulda yaşayan kayıtlı 60.000 engelli olması çok sükse yaratacak bir sayı. Ve bu kadar engelli varken çelişkiler de olmuyor değil. Çocuğum erkek - kız olsun diye ısrar edenler. İstedikleri olmayınca çocuğuna ikinci sınıf insan muamelesi yapanlar, evladının anne karnındayken canına kıyanlar... Gayet sağlıklı çocukları varken onların yaptığı işleri takdir etmekten yoksun ebeveynler.. Sanırım bu anlattıklarım saydıkça artabilecek örneklemelerden. Gelelim bizim işimize; Bir engellinin engel derecesini Devlet Hastanesinin verdiğ

İronik Börek

Image
Başlık yazarken hayli zorlandım aslında, çiğ börek tarifi idi vereceğim ama kızarmış bir böreğe neden çiğ! denildiği konusunda yorum yapamadığım için bu ismi uygun gördüm. Aslında biliyorum da iç malzemesinin çiğden konulması bu ismi almasına sebep olmuş ama ben değiştiriyorum işte. Kayınvalidemin bizdeyken (bilmeyenler için not: normalde Afyon/Dinar'da yaşıyor.) annemlerin kahvaltıya gelmesi ile ne zamandır canımızın çektiği çiğ börekle afiyetlendik... Hamuru için: 1 pk. maya(40 gr) 1 fiske tuz Aldığı kadar un Biraz su İç Malzemeleri: Az yağlı kıyma 1 orta boy rendelenmiş soğan Yarım demet maydanoz Tuz, karabiber birazda kimyon Yoğurulan hamurdan küçük parçalar koparılır. Ve merdane yardımı ile yuvarlak şekilde açılır. Açılan parçaların orta kısmına kıymalı karışımdan konur ve ikiye katlayıp kenarları güzelce kıvrılır. Ardından kızgın yağda kızartılır. Mümkün olduğunca sıcak servis edilir. Not: Biraz kalabalık olduğumuz için mayayı tam paket olarak kullandık, eğer siz daha az kişi