Posts

Showing posts from September, 2017

Gündem Evlilik!

Yazacak o kadar şey var ki evliyken evlilik dışı ilişkiler hakkında.. Şahıslar Acun'muş, Şeyma'ymış, Ahmet ve ya Fatma farketmiyor. İnstagram'da sordum ne düşündüklerini takipçilerimin.. Tahmin ettiğiniz gibi bir çok kötü yorum geldi Şeyma Subaşı hakkında.. Ben şöyle düşünüyorum, sonra takipçilerimin yorumları hakkında belki bişeyler yazarım. Gerçekten kimsenin yaşantısı, tercihleri kimseyi ilgilendirmez. Dedikodu yapmak da kimseye bişey kazandırmayacağı gibi, o kişilerin yaptığı olaya (şayet beğenmiyorsak) pirim verdirmeye yarar. Dolayısı ile işin dedikodu kısmını bir yana bırakıp sosyolojik bir kaç tespitimi bu olay üzerinden anlatmak istiyorum... İsimleri bir yana koyarak, bir kadının aldatılmasının o kadına ne kadar değersizlik hissi vereceğini vurgulamak istiyorum. Bunu yapanın bir kadın olması; yani diğer kadını değersizlik ve aşağılanmış hissi ile başbaşa bırakanın bir kadın olması durumun en kritik noktalarından bence. Çünkü kadınlar, erkeklere göre evl

İnstagram hakkıMda

Uzun zamandır instagram hesabım hakkında iyi şeyler düşünmüyordum. Böyle söyleyince sanki kendi hesabımı imha edecekmişim gibi falan anlaşılmış olunabilir elbette ama sadece teşhis koymak istiyorum duruma. Ben hiçbir zaman bebeklerimi, çocuklarımı, eşimi ya da kendi fotoğraflarımı paylaşmayı sevmedim. Kendime dair fotoğraflar paylaşmak tamamen benim kişisel tercihim elbette ama çocuklarımı paylaşsam zaten hayli pirim yapardım ki onların fikirlerinin gelecekte ne olacağını; isteyip istemeyeceklerini bilmediğim için fotoğraflarını paylaşmayı hakkım görmüyorum. Derseniz ki, annesisin. Senin iraden altındalar istediğin gibi takıl. İşte benim sorunum tam da burda başlıyor. Ben işte tam burda kedi inisiyatifimde olduğunu düşünülen şeylerin elimde olmadığını düşünüyorum. Paylaşım yapanlara, bunu öyle arzu edenlere hiçbir eleştiride bulunmam ve beni ilgilendirmez de zaten. Konuyu toparlamam gerekirse; son zamanlarda göze sokula sokula yapılan; ¨aynı olma-benzeme¨  durumunun haddinde

Geziyorum yazıyorum...

Gezmeyi seven biri olarak nasıl yerler gezdiğimi, gezmeyi sevdiğimi düşündüm. Genel olarak yaşanmışlıklar olan eski yerler diyebilirim. Yıkık dökük ve pis olmayacak Eskiyi severim bayılırım hatta ama o şekilde kalmasına tahammül edemem. Kendini yenileyemeyen, yenilenmeyen şeylerden pek haz etmiyorum galiba. Cam önünde sardunyaları olan bir köy evini bir müstakil eve değişmem aslında. Köydeyse, divanlarda oturulacak elbet. Minderleri dantellerle işlenmiş divanlar. Ankastre olmayacak mutfağı hatta davul fırın duracak buzdolabı üstünde, Tepesinde şlemeli örtüsü ile. Kapıları tahtadan, camları hepimizin çocukken evinde olan buzlu camdan. Yürürken yer yer gıcırdayan ahşap zemin olmazsa olmazı bir köy evinin. üstüne muşambadan örtü çivilenmiş.. Çivi izinin çok olduğu yerler de ya halı ya da elde örülmüş paspasla örtülmüş. Hatta gidelim mi birlikte bir köy evine. Sabah kızarmış biber kokusunun pişi kokusuna karıştığı, Yer sofrasında emaye tabaklara domates doğranmış bir kah