sherlock holmes fenomeni


İki çocukla sinema maalesef hayal oluyor biraz. Çünkü hem güzel bir filmin tam da saatine denk gelmesi,hem de çocukları bırakacak birini bulmak biraz zor oluyor. Evdeki tv sinema paketleriyle idare ediyoruz ya da dvd almak daha kolayımıza geliyor.
Uzun zamandır da sinemaya gidemiyorduk. Hani derler ya şeytanın bacağını kırdık. Çok da iyi etmişiz. Süper bir filmdi. Kurgu, çekim teknikleri.. Artık fotoğrafçı gözüyle baktığım için çok farklı çıkarımlar da yapabiliyorum filmlerden.
Filme gidenler zaten biliyorlar, gitmeyenler için de yeterli yorumu yaptığıma göre; niye yazdığıma geleyim.
Sinemaya gitmek, öyle tek başına "hadi bir seyredelim" ile bitmiyor. Çünkü İstanbul şartlarında ulaşım çok ciddi problem, hadi bunu da aştık. Gittik; hem de bileti internetten satın almamışsak!! E bir de h.sonu avm bilet gişesi kuyruğu of of! Her sorunu bertaraf ettiğimizi varsayıp, koltuklarımıza oturduk. İşte şimdi asıl problem.
Yanında oturanlar, önünde oturanlar ve arkandakileri de kontrol edemezsin yada seçemezsin ki canımmmm..
Oturduk bir çiftimizin yanına, dişi kişi "aaaoaa aşkitoooom şu montu kaldırarrmısıııın, oturcaaam da ehe ehe:)" diye konuşup; film boyunca en gereksiz yerlerde gülmesi, arada canı sıkılmış olsa ki, sohbet edip konuşmalarıyla çekinmeden rahatsızlık verebilmesi çileden çıkarıcıydı.
Bu sadece bir örneklemedir. Yani önündekinin dimdik oturması yüzünden fevkalade rahatsız ve yandan perdeye bakmak zorunda kalmak, arkandakinin koltuğa sürekli ayak dayamak sureti ile dikkatini filme verememene sebep olmaları gibi sinir bozucu olaylarını yaşayabildiğin yerler aynı zamanda sinema salonları.

Olumsuz olaylarla can sıkmak değil amacım ama benzeri olayları hepimizin az da olsa yaşamışlığı vardır. Çevremizdeki insanları rahatsız etmeden film seyretmek ve, salondaki koltuk sayısı kadar insanla iki saat ortak mekanı paylaşmak hepimiz için daha iç açıcı olabilmeli...

Comments

Hobiriks said…
pazar günü bu filme gitmek için yola çıkmış ama gidebilmeyi başaramamış olanlardanız. çocuğuda bırakmışken tabii ki yemek yiyip döndük. başka bahara kaldı :))
nohut oda said…
bende cok kasarım kendıı aman kımseyı rahatsız etmıyeyım dıye mısır bıle yıyemıyorum esım cok rahattr bazen cok seslı güler esprılere esela o güldükçe bende küçülürüm oturdugum yerde:))
Elif Zorcan said…
Filme gidemeden dönmek iyi olmazmış eğer yemek yemek ve çocuksuz dolaşmak gibi rahatlamak olmasaymış.. Başka baharlara bırakmadan git, eminim beğenirsin...
Nohut odam, canım o kadar da kasma kendini gülerken falan; benim yazdıklarım yanında onlar hiiiiç! Sair kurallara uyulduğu takdirde eğlenmek hoş, gerisi boş...
Sevgiler...

Popular posts from this blog

şifahane

Babaanne ve Dede Yanında...

Dantelde son nokta