Kızım

Gerçekten zaman o kadar hızlı akıyor ki...
Cedric diye bir çizgi film vardır ya; fenomendir artık. Kayınpederim de hastasıdır ayrıca. İşte Cedric gibi oldum bende. Bla bla yaşındaysan, evliysen ve iki çocuğun varsa hayat çok zor!!! diye devam ettirerek elbette.
Sonra bakıyorum kendime. Çalışmayı bıraktıktan sonra ev hanımı moduna kendimi koyamıyorum zaten. Birşeyler üretmeden, meşgul olmadan yada kendime zaman ayırmadan yaşayamıyorum. Zaten çocuklarıma da faydalı olamıyorum o zaman.
Kızım adına yazı yazmadığımı farkettim. Yani öyle harala gürele geçiyor ki zaman; aman okuldu, hastalıktı derken istediğim gibi veremiyorum kafamı.
Kızım, oğlum 28 aylıkken dünyaya geldi. Güneşli bir kış günüydü. Aralıktı ama güzel bir gündü :) Rana Eslem dünyaya geldikten sonra, oğlumun davranışları çok değişti. Her ne kadar ben, olmaması konusunda gerekeni yapsam da; olacağı konusunu hiç düşünmesem de, demek ki olacağın önüne geçilemiyormuş...
Kızım o kadar sakin bir bebekti ki, öyle olacaksa inanın 5 tane daha doğurabilirim. O denli işte. Oğlumun, kendisine yaptıklarına rağmen sakin sakin büyüyor.
Sanmayın mazlum, ezik bir kız çocuk. Yok yok anası mı desem; halası mı desem. Tam bir cadaloz. Ağabeyine kök söktürüyor.:))
(böyle zamanlarda içten içe gülüyorum, "ee sen misin ona eziyet eden?, çek şimdi cezanı oğluşum"diye:))
Oğluma ayırdığım kadar zaman ayıramıyorum, ama ağabeyine kitap okurken oda dinliyor ve alışkanlığının oluşacağına inanıyorum.
Ve diğer aktiviteleri de biz oğlumla yaparken öğreniyor, sairini de ağabeyi öğretecek inancındayım.
Akif Eren 'in oyunlarını o oynarken öğreniyor. Mesela, vınn diye arabayı yere sürüyordu iki gün önce...
Oğlumun elindeki kiviyi almak için kendini yere attı bu akşam, H"adi kardeşin hasta ver annecim" dedim, verdi O'da. Gözlerim açık kaldı.Çok sevindim. Paylaşma duygusu oluştu ve gelişiyor...
Hele uyandıklarında birbirlerine gülümseme ve sevgi göstermelerine doyamıyorum.
Akif Eren'in komik şekilde RRRRana esslemm diyerek konuşmasına, canı isterse abicim nasılsın demesine, eriyorum; kalbim yerinden çıkıyor. İşte o zaman diğer çocuğu düşünüyorum. Sonra didişmeye başlıyorlar. Vınn kaçıyor düşünceler....

Yemek yemeyi çok sever kızım. Sofra kurulu ise, onu mutfaktan; hatta sofradan uzak tutmak mümkün olamaz. Kendi yemek istiyor artık, ama kaşığı pilava daldırıp; ağzına götürmeye çalışırken ters yüz olması gibi sebeplerden başka gıdaları önüne koymuyorum. Zira yerden çorba, yoğurt temizlemek çok sıkıcı iş!
Mesela çamaşır asmama yardım eder kızım, o verir ben asarım. bugün uyuyordu; baktım eğil doğrul, işe yarıyormuş çocuğum. Güldüm kendi kendime..
Babaları geldiğinde mücadele ediyorlar birbirleri ile. Hangisini alacak kucağına diye. Duruma göre değişiyor. Bazen ikisini, bazen önce oğlumu, bazen de önce kızımı alıyor kucağına. Dengede durum ama kız cadı!:)
Fazla konuşmuyor daha, genelde bas bir ses tonu ile "aaanneee!" diye bağırıyor. Bir çok şeye anne diyor zaten. Oğlum baba demişti önce, kızım anne dedi. Eh durum 1-1:))
Yazacak şey tahmin ettiğiniz üzre çooook. Ama şimdilik bu kadar.
İnanın yazmayı çok istiyorum ama dış faktörler yüzünden sekteye uğruyorum. Kendime dair birkaç projem daha var. Onlarda olursa o zaman planlama konusunda depar atmış olacağım. Dua edin sevgili okur. İstediğimce olsun herşey.
Selamlar...




Comments

Popular posts from this blog

Babaanne ve Dede Yanında...

Dantelde son nokta

şifahane