Danışık! LI Döğüş...

geçen postta bahsettiğim üzre oğlumun cumartesi günü Psikolog ile randevusu vardı. Zaten kıskançlığı azalmış oğlumu, sadece normal derecede kalması gereken duygu daha üst boyutlarda olmasın diye götürdüğümüz psikolog hanımdan inciler...

Bu arada ilk defa gidildiğinde, iki seans aldığını önceden konuşmuştuk. 45-45 1,5 saat sürecek.

Önce 13:30 da olan randevumuz için 15dk öncesinde Parent Skills and Counseling merkezimize vardık. Bizden önceki danışan vaktinde çıkmak bilmediği! için saat 13:55 de ancak seansa başlayabildik. Ben böyle şeyleri problem eden biri değilimdir. Çünkü kasti yapıldığını düşünmem.

Neyse seansa başlamadan önce kocaman ve içi envai çeşit oyuncaklarla dolu bir oyun odasına gitti Akif Eren bizde içeri. Sorun yok ama 15 dk kadar özür dileme ve önceki danışanın çıkmaması durumunun izahı ile geçti. Biz konuya gelmeye çalışırken de her söylediğimiz kesilip, dinlemeden cevap vermeye çalıştı pedagog hanım. Neyse tam evet söyleyelim herşeyi derken(ki bu 20 dk kadar sürdü) ben içeri gidiyorum dedi ve Akif Eren'in yanına gitti. 5 dk sonra ki bu oğlumun uyku saatine denk geldi malesef ve yanıma gelip, onunla iletişim kuramadığını söyledi bizim yanına gitmemizi söyledi. Biz içeri girdik ve oyun oynadık oğlumla 5 dk kadar, sonra yine tamam dedi bizi tekrar odaya aldı.

Gelelim neticeye. Akif Eren göz teması kuramayan ve iletişim problemi olan bir çocukmuş!

Bunu özellikle ünlem ile belirttim. Çünkü yazıyı okuyan ve Akif Eren'i tanıyanların anlayacakları üzre bu o kadar komik bir tanı ki anlatamam. Çünkü oğlum gerçekten hiç bir ortama girmekten çekinmeyen, ve hangi mağazaya girersek girelim oradaki satıcılarla muhbbete koyulan ve bu yüzden benim alışverişimi uzatan bir çocuktur. Aile ortamları değil, çeşitli ve kalabalık yerlerde iletişim kurmaya, muhbbet etmeye bayılır. Çok güzel cümle kurar ve istediğini netlikle ifade eder.
Üstelik o merkezden çıktıktan 5dk sonra, tabi cumartesi İstanbul-Bebek sahili trafiği malum.Biz dur kalk yaparken camı açık olan oğlum, önünden geçtiğimiz cafelerden birinin Vale'leri ile muhabbete koyulmuştu bile... Hem de gözlerinin içine bakarak!!!

O zaman sorun ne, neden gittin demeyin. uykuları düzensizleşmişti ve çok bağırmaya başlamıştı ve kardeşde üzerine gelmiş oldu. Hani iyi olur dedik...

Uykusun geldiğini anlayamayacak kadar eksik bir danışıkla karşı karşıyaydık. Üstelik ilk defa girdiği o odada yüzlerce çeşit oyuncak varken göz teması kurmasını beklemekde ne derece doğru? falan falan falan...

Haa birde Filial terapi eğitimi alan Danışık bu süre içinde, bizim anlamadığımızı düşünerek 20 dk kadar tekrar tekrar söylemek sureti ile reklam yaptı. Evet bu terapi gelişimi iyileştirebilir, ve Akif Eren de şu anda bir sorun olabilir. Ama henüz 2,5 yaşında bir bebeğin kaldıramayacağı kadar büyük bir yük taşıyor şuan, kardeş!

Oğlumuzu hemmmen bir kreşe göndermeli ve Filial terapiyi almalı ve arada danışmanlığa devam etmeliymişiz.Ama sağolsun, terapiyi alırsak araya kaynatırmış sevgili Danışık.

Eve geldikten sonra biraz soğuyabildi içimdeki kızgınlık. Bize çok görev düştüğünü farkettik. Eşimle kendimize çeki düzen vermeye karar verdik. Daha sakin ve sabırlı olmayı, onu sükunetle beklemeyi kararlaştırdık.

Sözün Özü: Çocuk ailenin aynasıdır! Biz birbirini çok seven bir aileyiz. Eminiz oğlumuz da, bizim onu sevdiğimizi anlayacak ve kardeşine olan sevgimizi de hoşgörü ile karşılayacaktır. Ve biz böyle düşünmeye başladığımız andan itibaren gerçekten oğlum sakinleşti bile.
Özün Özü: Evet danışmanlık almak iyi birşeydir. Bundan çekinmeyin AMAAA lütfen maddi kaygıları olmayan ve sonuçtan memnun kalınmış; yani denenmiş birine gidin...

Comments

pelince said…
Konuya nerden başlasam bilemedim... Önce kendimden ve tecrübelerimden bahsetmek istiyorum. uzun bir yazı olacak affola..
benim iki çocuğumda geç konuştu bora 2,5 yaşında anne dedi,3 yaşında yeni yeni konuşmaya başladı.
özgürde geç konuştu.hala çok düzgün ve anlaşılır konuşmuyor. ama biz hiç dert etmiyoruz.Bora halen "r" harfini söyleyemiyor .. bazen üzülsede biz bunun hiç önemli olmadığını ona anlatıyoruz.
gelelim konuya,zamanında bizde borayı doktor doktor dolaştırdık.. o da etrafın baskısıyla,bu çocuk niye konuşmuyor diye.. ne manyak fikirler çıktı şaşarsın anlatsam.
bir psikolog kreşe gitmesinin faydalı olacağını söylemişti bize. tv izlenmeyecek,bol muhabbet edilecek vs.. denmişti.haklıydı da .. ama ekonomik durumlar her zaman buna müsade etmiyor ki..sonra biz tatmin olmayıp başka doktorada götürdük... hemde ciddi ciddi paralar dökerek.. sonra bir doktor bu çocuğun beyninde bir şey olabilir,detaylı tetkik yapalım dedi.. özel bir klinikte... ama nasıl paralar dönüyor sana anlatamam..
sonra aklı selim düşündük taşındık.. dedik ki,farz edelim ki bu çocukta dikkat eksikliğ var veya hiperaktivite var..
bu tanı konulursa ilaç kullanmak istermiyiz,hayatta hayır.. eeee daha ne o zaman ... en iyi ilaç kim biziz... sabırlı olmak,çocuğunu tanımak en güzeli... zaman zaman bizde ikilemler yaşıyoruz,zorluklar yaşıyoruz. ama değişik tanımlamalardan uzak sağlıklı bir çocuk yetiştiriyoruz sanırım.

Biz bu yolu seçtik,bende doktorlardan yardım almayalım demiyorum,ama kendi bilgilerimizi de göz ardı etmemeliyiz.

Kardeş kıskançlığı gerçermi hiç,ben 33 yaşındayım halen kardeşimle didişirim.. bora ile özgür çoğu zaman tom&jerry gibiler.. ama birine kızınca diğeri öyle sahipleniyor ki şaşarsın...

kuzuları öpüyorum..

Popular posts from this blog

Dantelde son nokta

şifahane

Babaanne ve Dede Yanında...